15 Ağustos 2014 Cuma

Evrenden Torpilim Var


Tatildeyiz diye ne kitap okumayı bıraktım ne yazmayı.. 

Gölgede istakoz olabilmeyi başarabilen heralde tek insan evladı olarak bugün mecburiyetten odada dinleniyorum.. Yazmak isteyip de ertelediğim 1-2 yazıyı yazmayı ve kitabımı okumayı hedefliyorum.. 

Ve gelsin, yeni kitap yazısı...

Evrenden Torpilim Var 

Çok eğlenceli bir dille anlatılmış, çok samimi bir Aykut Oğut kitabı.. Açıkçası ben, sanırım birçok insan da, arka kapak yazısına vurulurak kitabı aldım. Ne mi yazıyor arka kapakta; şöyle ki:

"Siz hiç 150 kilo oldunuz mu? Sizin hiç yabancı bir ülkede bavulunuzu kaybettiğiniz, sabahları mısır gevreğine bira döküp hayatta kalırken günlerce tek kelime bile konuşmadığınız, dayak yedikten sonra girdiğiniz komadan bir gözünüzü kaybetmiş olarak çıkıp tekrar parklara döndüğünüz, annenizi kaybettikten sonra hapiste yatarken babanızı kaybettiğiniz oldu mu? 
Benim oldu. 

Peki ya sonra o yabancı ülkenin dilinde şakır şakır konuşup hatta seslendirme yönetmenliği bile yaptığınız, o ülkedeki filmlerde başrol oynadığınız, 70 kilo verip filinta gibi olduğunuz, yeni ve mutlu bir hayat kurduğunuz, elinizi attığınız her işi altın yumurtlayan tavuğa çevirdiğiniz, her saniyenizi gülümseyerek geçirdiğiniz, hayatta istediğiniz her şeyi elde etmeye başladığınız oldu mu? Benim oldu. 
Nasıl mı? 
Gelin anlatayım…"



Böyle etkileyici bir arka kapak yazısı hangimizi cezbetmez ki?

Son dönemde üst üste yaşadıklarımdan dolayı bu aralar tam da böyle bir kitaba ihtiyacım vardı. O hevesle 48 saati bulmadan bitirdim ve iyi ki okumuşum diyorum.

Bir şeyleri değiştirmek isteyenler ve nereden başlayacağını bilmeyenler için bu kitap büyük yardım sağlıyor özellikle yazım dili, anlatılmak istenenler o kadar basit, akıcı ve net ki; kitaba başlayınca kitabı bitirmekten başka hiçbir şey düşünemez oluyorsunuz.

Yazar, kendi gerçekliğini samimi bir şekilde dile getirmesiyle, "yaşadıklarımız yarattıklarımızdır" derken kullandığı keyifli uslubuyla, bana okurken tadı damağımda tatlar bırakan, hem gülümseten  hem düşündürtten bir kitap oldu...

The Secret ile aynı yasayı anlatıyor olmasına rağmen, Secret'tan farkı, bu yasayı uygulanış şeklini daha anlaşılır, kendinden örneklerle vermesidir.

Secret'ta kurallar ve uygulamanız gerekenler vardır.. Eğer bu iyi şeyler, bu örneklerdeki gibi başına gelsin istiyorsan, bunu bunu bunu yapı der.

Aykut Oğut'un kitabında ise; kural budur ve eğer uygularsan başına gelecek iyi şey budur ancak diye devam eder, senin o kuralı hayatına uygulayabilmen için önce zihniyetini ve çocukluktan getirdiğin saçma sapan içselleşmiş inanışlarını, izlerini bir kenara atmalısın der. Bunu da samimi bir Türkçe ve hafif argo örnekler ile tamamlar. Işte bu da okuyucuyu sarıyor, çünkü örnekler New Jersey Jenny'nin değil, Aykut Oğut'un yaşadıklarıdır. 

Onun hikayesinin de bir kısmı başarısızlıklar, beceriksizlikler ve kaybedişlerle dolu ama sonrasında değiştiriyor ve başarıyor.. Kaybeden'den kazanan'a geçiyor..

Kitabın yazım dili, anlayış şekli gerçekten başarılı, ister istemez bir bağ kuruyorsunuz. 

Hayatımda hiçbir kişisel gelişim kitabını böyle tebessüm ile hatta zaman zaman bildiğiniz kahkaha atarak okumamıştım.

Ne olursa olsun okunması vakit kaybı sayılmayacak ve mutlaka bir şeyler katacak bir kitap olmuş..

Kimileri bu tarz kitapları kayıp olarak görür ama asla kayıp falan değil, zamanınıza zaman katan bir kitap..

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder