"Bana bir önyargı verin bütün dünyayı yerinden oynatayım"
Bugüne kadar okumadığıma hayıflandığım kitap Kırmızı Pazartesi...
Gabriel Garcia Marquez'in yedinci romanı olan Kırmızı Pazartesi; işleneceğini herkesin bildiği ancak engel olmak için kimsenin bir şey yapmadığı bir cinayetin öyküsünü anlatıyor...
Kırmızı Pazartesi ile ilgili her yerde karşınıza bu cümle çıkar, çünkü bu satırlar kitabın arka kapağında yazılı:)
Gabriel Garcia Marquez, bu romanında herkes tarafından bilinen ama herkesin sessiz kaldığı bir namus cinayetini anlatıyor.
Romanın ilk cümlesi ile yazar kimin ne zaman öldürüleceğini açıklıyor.
Tüm kasaba ahalisi de kimin ne zaman öldürüleceğini biliyor. Neden
öldürüldüğü ise çok geçmeden aydınlanıyor.
Burada sorun kimin öldürdüğü de değil, asıl sorun kimsenin
bir şey yapmaması..
Herkes sessiz kaldığı için o cinayetin bağıra bağıra gelmesi...
Gerçek hayatta da birçok örneğini gördüğümüz bu benzer durum toplumun genel düşüncesini, davranışını da gözler önüne seriyor...
Pedro Vicario'nun şu sözleri toplumun onları nasıl desteklediğini kanıtlar ölçüde; "Onu bilinçli olarak öldürdük ama biz masumuz. Tanrı katında da insanların gözünde de. Bu bir namus sorunuydu."
( syf 51 )
Hee bu arada kitapta bahsedilen ana karakter Santiago Nasar, suçsuz olmasına rağmen bir namus cinayetine kurban gitmiştir.
Marquez
romanını cinayetin yaşandığı dönemde küçük bir çocuk olan ve daha
sonraları cinayeti inceleyip insanlarla röportaj yapan birinin ağzıyla
anlatıyor.
İlk başlarda biraz durağan ama sonrasında oldukça heyecanlı ve bir solukta bitirilebilecek 107 sayfalık bir kitap...
Kitabı bitirince tek hissettiğim şey herşey ne kadar tanıdıktı... Bizim
her günümüz kırmızı olmaya başladı...
Marquez sanki Kırmızı Pazartesi kitabında Türkiye'yi anlatmıştı. Bizden değildi ama bizim gibileri bilen biriydi..
Biraz Soma, biraz Hrant çokça Türkiye..
"...soğukkanlılığın suçsuzluk değil, edepsizlik olduğunu düşünüyordu. ..... Buradaki bütün Türkler gibi.."
Ek bilgi; 1981 yılında yazılan Kırmızı Pazartesi, 1987 yılında aynı isimle sinemaya uyarlanmış. Yönetmen Francesco Rosi..
Cok guzel ifade etmissiniz.Merak ettim.Bi okuyayim en iyisi. :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim ☺️
SilÜlkemizde hep olmuştur. En azından bu kitapta kimlerin kimi öldürdüğü belli ama ülkemizde herkes susup kim vurduya gitti diye basit ezik çaresiz bir söze sığınıyorlar.
YanıtlaSilEvet dediğim gibi biraz Hrant, biraz Soma çokça Türkiye..
SilTeşekkürler
Tanıtım için teşekkürler. Ben de dün almıştım bu kitabı. Henüz başlayamadım. Bu yazınızı okuyunca ilk sıraya alacağım. www.yazarvar.blogspot.com.tr
YanıtlaSilTeşekkür ederim, tavsiye ederim.. Bende sizin blogunuza bakacağım ☺️
Silsevinirim. Bende yeni girdim blog dünyasına. Yoğun iş temposunda bir şeyler paylaşmaya çalışıyorum.
YanıtlaSilCanim yuregine saglik
YanıtlaSil