4 Aralık 2015 Cuma

FRANZ KAFKA || MİLENA'YA MEKTUPLAR



"Yanımda yürüyordun Milena, bir düşünsene yanımdaydın. " 

Çek yazar Franz Kafka'nın, öykülerini Çekçe'ye çevrilmesini rica ettiği çevirmen/gazeteci Milena Pollak ile başlayan mektuplaşmaları zamanla tarif edilemez güzellikte bir sevdaya dönüşüyor.

Üç sene boyunca her gün yazılan yüzlerce mektuptan oluşan kitap, Milena'nın Frank'in doktoru Max'e gönderdiği ve onun sağlık durumu hakkında bilgi edindiği mektuplarla son buluyor. 

Kafka'yı diğer kitaplarından ayırarak bu eserinde onu en saf haliyle görmek, aşkına, çektiği acılara bu kadar açık bir şekilde tanık olmak çok etkileyiciydi.

"Ama lütfen beni dinleme ve bana her gün yaz Milena, çok kısa olabilir, bugünkü mektuptan da kısa olabilir, iki satır da, bir satır da, hatta tek kelime bile olabilir ama onlarsız kalırsam çok acı çekerim."

Bu mektuplar malum hep tek taraflı yayımlanır. Orhan Veli'den Nahit Hanım'a Mektuplar, Sabahattin Ali'den Canım Aliye Ruhum Filiz kitaplarında olduğu gibi burada da hep erkeğin yazdıklarına tanık oluyoruz. Keşke Milena kendi mektuplarını yaktırmasaymış da onun mektuplarını da görebilseydik. O yüzden kitapta en sevdiğim bölümlerden birisi Milena'nın Max'e yazdığı mektuplardı zira onun bakış açısından da bu aşkı görebilmek güzeldi. 

"En çok seni seviyorum diyorum, ama gerçek sevgi bu değil sanırım.
Sen bir bıçaksın. ‘Ben de durmadan içimi deşiyorum o bıçakla’ dersem, gerçek sevgiyi anlatmış olurum belki...”

Açıkçası ben bu kitabı sosyal medya  hesaplarından sürekli yapılan alıntılar sayesinde merak ettim. İşte o alıntılar kitaba dair beklentiyi biraz yükseltiyor, bu yüzdendir ki kitabı okuduğumda açıkçası umduğu bulamadım. 


Çeviri kaynaklı da olabilir tabii ki bu düşüncem. Benim okuduğum Pena Yayıncılık çıkan kitapta sayısız yazım hataları vardı. Yayınevinin bu özensizliğine hayret ettim, öyle ki cümlenin anlamını değiştirecek kadar vardı. 


"Huzur içerisinde barınabileceğim bir vatanın yoksa evin ne faydası var?"


Bir yerden sonra tekrara düşülen mektuplar sıktı beni. İçine giremedim. Akmadı. 


"Birçok şeyin daha farklı olmasını isterdim"


Abartılmayan tek şey ise Kafka'nın Milena'ya olan aşkıydı. Etkileyiciydi. Güçlüydü. İnsanın Milena olası geliyordu. 


Bir kadın gerçekten bu kadar böyle sevilmiş diye şaşırıyorsun. Kıskanası. Sevilme duygusu.


Sonra da işte o güzel adamlar o güzel atlara binip gittiler deyip soğuk suyunu içiyorsun :))


Kafka hayranı iseniz ya da bu aşkı bilmek istiyorsanız okumanızı tavsiye ederim, onun dışında olmasa da olur.)


Keyifli günler



“Yorgunum. Tek istediğim, yüzümü kucağına koymak. Başımın üzerinde dolaşan elini hissetmek ve sonsuza dek öyle kalmak.”



1 yorum:

  1. Merhabalar,

    Franz Kafka okumayı kişisel gelişim için çok faydalı buluyorum. Çağımızın en büyük yazarlarından biri olan Franz Kafka eserlerinde insanların kendilerine yabancılaşmasını, yalnızlığını ve korkularını ele almıştır. Franz Kafka’nın Milena’ya Mektuplar’ından derlediğim yirmi alıntıyı okumanız için ben de sizinle paylaşmayı çok isterim: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/kafkanin-milenaya-mektuplarindan-20-etkileyici-alinti/ şu cümle pek çok insan gibi benim de aklıma yer etmiştir:
    -Benimle onun arasında kaldıysan, onu seç Milena!
    +Neden?
    -Çünkü beni gerçekten sevseydin, seçenek olarak görmezdin.

    Güzel okumalar dilerim,
    edebiyatla ve sağlıkla kalın.

    YanıtlaSil