3 Eylül 2014 Çarşamba

Yekta Kopan || Aile Çay Bahçesi



Uzun zamandır kütüphanemde olan ama okumaya dün fırsat bulduğum bir kitap Aile Çay Bahçesi..

Yekta Kopan'ı Ntv'de yaptığı Gece-Gündüz programı ile arada takip ediyordum ama ilk kez bir kitabını okudum.


Ve Yekta Kopan'ın anlatım dilini sevdim, sıkmadan, bunaltmadan akıcı bir dil ile anlatıyor. Hatta o kadar iyi ki; sanki hiç zorlanmadan yazmaya başlamış ve bitirmiş hissi uyandırdı bende. Kısa ve vurucu bölümlerden oluşuyor. Su gibi akıp giden 142 sayfalık kısa bir roman.


Romanın konusuna gelirsek...

Annesine bağlı olan ve onu üzmemek için uslu duran "ideal çocuk" Müzeyyen, bir kardeşinin olacağını öğrendiğinde, tüm psikolojisi dağılır. Kardeşinin doğumu ile en sevdiği kişiyi annesini yitirir. Annesinin ölümünden kardeşini sorumlu tutar ve iyi olmaktan vazgeçer Müzeyyen


Babasının kızlarını umursamaz bir şekilde davranması ile birbirlerinden kopuk bir şekilde hayata kendi başlarına tutunmaya çalışır iki kardeş.


İşte hayat böyle devam ederken babasının ölüm döşeğinde olduğu haberini alan Müzeyyen babası ve kız kardeşi Çiğdem'le yüzyüze gelmek ve hatta yüzleşmek zorunda kalır. Kitap bu yüzleşmenin öyküsüdür.


Aile Çay Bahçesi, çocukluğumuzdan beri bize öğretilen o klişeleşmiş "kutsal aile" kavramını sert bir şekilde sorgulatıyor. 

Ne mi mesela?


Her kız çocuğu babasına aşık değildir, her baba da kızına.. 

Bazı kardeşler birbirlerinden ölesiye nefret eder..

 

“…Her kız çocuğu senin gibi babasına aşık değildir Özlem. Ve bil ki, nefret aşktan çok daha güçlü bir duygudur.

 

 

Çocukluk anıları mutlu anılardan oluşmayınca, o huzursuzluk işte kişinin tüm hayatına bir lanet gibi sirayet ediyor.


Yani "Aile Çay Bahçesi" denince insanın aklına kahkahaların eksilmediği mutlu anılar geliyorsa, hayat o zaman daima umut vericidir. Kişi o huzurun getirdiği güven ile büyümüş ise, o kişi hayatın içinde daha başarılı, daha mutlu bir birey oluyor.  


Lakin  "Aile Çay Bahçesi" denince insanın aklına kavgalar, iletişimsizlikler, tanık olduğu sevgisizlikler geliyorsa, işte o zaman geleceği umut ile değil savunma kalkanları ile yaşıyor. Daha huysuz, daha öfkeli, daha mutsuz, özgüveni eksik ama en çok daha yalnız oluyor.

 

İşte annesinin ölümü ile iyi olmaktan vazgeçen Müzeyyen de hayata böyle bir kalkanla devam ediyor. Onun iyi anıları yok. Herşeyden sorumlu tuttuğu kardeşi ve babasından nefret ediyor. Müzeyyen'inki çocuksu bir kıskançlık ya da nefret değil, hayatı boyunca zamanla büyüyen kız kardeşini aşıp neredeyse tüm insanları kapsayan bir nefret haline dönüşüyor.

 

Aile Çay Bahçesi, sonunu okurun hayal gücüne bırakan sürpriz bir finalle bitiyor.

 

İki saat bilemediniz üç saatte bitireceğiniz bir kitap..

Denk gelirseniz okumanızı tavsiye ederim..

Keyifli okumalar

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder