23 Haziran 2014 Pazartesi

Zeynep ile Pelin


  Bir erkek , iki kadın...
            
  Kadınlardan biri adamla evli... 

  Üç yıl olmuş adamla evlilikleri...

  Birkaç ay önce de kadınla erkek çok mutlu oldukları bir haber aldılar...

   Bebekleri olacaktı...

   Kadın sevinçten uçtu , kocasına nasıl söylemesi gerektiğini düşündü... Habire plan değiştirdi... En güzel, en özel şekilde ona bu güzel haberi vermeliydi... Ki öyle de oldu, olmuş..

   Erkek ondan daha çok sevindi.. Arkadaşlarına "artık bir aile oluyoruz" dedi... Bir dönemin en hızlısı artık evlenmiş, çoluk çocuğa karışıyordu... Kim derdi ki? Herkes şaştı kaldı...
            
   Günler haftaları kovaladı, haftalar ayları...
 
   Kadın 6 aylık hamileyken, sevdiği adam onu Amerika'ya gönderdi... Yarının ne getireceği bilinmediği için çocuklarının geleceğini bir şekilde garantiye almak istiyordu heral.

   Erkek, eşi ile birlikte Amerika'ya uçtu...Onu, eşinin annesi ile birlikte Michigan’a yerleştirdi.. Birkaç gün onunla kaldıktan sonra işinin başına dönmesi gerektiğinden Türkiye'ye geri döndü...

   Erkek , gündüzleri işindeydi... Zaten çok yoğun çalışıyordu... Yorgun argın evine gelip , birşeyler atıştırıp sonra yatıyordu... Ama zamanla sıkılmaya başladı... Yalnızlığı sevmiyordu... Zaten yalnızlığı hiç sevmezdi..
             
   Günler, yalnız geceleri kovaladı... Geceler, onu uyutmadı... Yavaş yavaş arkadaşlarıyla gece çıkmaya başladı... Birgün alyansını parmağından çıkarttı ve  "Zeynep dönene kadar ben artık bekarım" dedi...
      
--------------

   Pelin'in iki arkadaşıyla ortak bir şirketleri vardı... İşleri çok iyi gidiyordu , krize rağmen kazançları iyiydi... İşi, kızın tüm yaşamını oluşturuyordu... Gencecik yaşında hayata atılmak zorunda kalmış, hayatın zorlu basamaklarında tek başına çıkmak zorunda kalmıştı... Yaşam ona pek iyi koşullar hazırlamamıştı ama basamaklardan çok da zor çıkmamıştı...
              
   Bütün zamanını işi alıyordu... Aşka yer yoktu hayatında... Kısa süreli ilişkiler yaşıyor , işinden mi yoksa başka nedenlerden mi hiçbir ilişkisini uzun süre yaşayamıyordu... Hep hayalkırıklıkları onu buluyordu... Uzun soluklu bir aşk istiyordu... Ama hep uzağına düşüyordu...
         
   Gecelerden bir gece beklentisinin gerçeğe dönüştüğü hissetti...

       ...............

   Yalnızlığı sevmeyen ve bir türlü yalnızlıkla yaşamayı bilmeyen bir adamla , hayatında işinden başka bir şey olmayan, aşka, inceliklere hasret bir kadının yolları bir gece bir klüpte karşılaştı...
            
    Erkek, yalnızlığını unuttu kadının gülüşleriyle, sıcaklığıyla...
               
    Kadın,  aşka hasret yüreğine su serpti erkeğin sohbetiyle , ilgisiyle...
 
    Erkek bekardı, kadın öyle sandı...
              
             
    Günlerce görüştüler... Günler dar geldi, gecelere kaydı sohbetleri, gezmeleri... Pelin,  birlikte olduğu adamın evli olduğunu hala bilmiyordu... Hele bir bebeği olacağını hiç... Pelin, her ne kadar kendini kaptırmadığını söylese bile bazen işinden bile kaçıyordu adamla buluşmak için...
 
     Erkek,  "aramızda ciddi birşey yok , olamaz, kestirip atacağım "  dese de kızla görüşmeye devam ediyordu... Arkadaşları ona  "artık bitir bu işi, birine yakalanacaksın"  derken o; her zaman karısını sevdiğini ve onu kaybedemeyeceğini söylüyordu... 

      Zamanla erkeğin içindeki huzursuzluk arttı... Pelin'in ise adama olan aşkı... 

      Erkek artık eskisi gibi aramıyor , onunla dışarı çıkmıyordu...Vicdanına mı yenilmişti, yakalanma korkusu mu gelmişti , karısını mı özlemişti ya da karısının çocuklarını doğurmak için taa dünyanın öbür ucuna gittiğini mi farketmişti ? Cevap hangisi bilinmez ama artık o, Pelin'i aramaz olmuştu...
              
       Ve doğumun da yaklaşmasını fırsat bilerek , Zeynep'e verdiği sözden daha erken Amerika'ya uçtu... Dört hafta Zeynep ile hasret giderip , bebeğinin doğumuna birebir tanık olup, bir ay önce ülkeye geri döndü...
                 
        Bir hafta sonra havalimanında karısını ve kızını karşılayıp, üçü birlikte evlerine döndüler... 

        Bu arada Pelin'i  arayıp , bir daha görüşmeyeceklerini kesin ve kırıcı olmayan bir ses tonuyla belirtti... İkisinin de birbirlerinin hayatından çıkmalarının en doğru karar olduğunu ekleyerek...

        Telefonun ardından erkek bebek odasına gitti... Zeynep'i , oğullarını uyuturken buldu... Zeynep'i  izledi bir süre... 
       
        Yedi ay peşinden koştuğu , özlediği için altı saatlik yoldan geri dönerek İzmir'e gittiği , hiç sevmediği halde sırf Zeynep seviyor diye Teoman'ın konserine giden , sevgililer gününde çikolatadan güller yaptırdığı ama herşeyden öte canından can bir meleği ona gökyüzünden getiren kadın  karşısında duran kadındı... Ömrünün sonuna kadar onunla olmak istediğini anladı... Ve bir daha da hatalar yapmayacağına dair kendine söz verdi...
                  
         Ardından Zeynep'e gidip , sarıldı... Bir oğullarına, bir Zeynep'e baktı ve  "herşey şimdi yerli yerinde , biz bir aileyiz "  dedi..
                
         Pelin, kalp kırıklıklarına bir yenisini daha eklemiş olarak yağmurun altında saatlerce yürüdü... Adamın hayatında gelip geçici biri olduğunu , kendini bir macera olarak gördüğünü anladı... Bir kez daha kırıldı,  bir kez daha yıkıldı... O, bunları haketmemişti... Nerde hata yaptığını sordu kendine... Ama cevabı bulamadı.. Cevabı yoktu zaten.. 

         Pelin sadece hikayenin tamamını bilmiyordu... O, ona anlatılan kadarını bildiği için hatayı kendinde aradı...

         Oysa cevap basitti...

         Erkek bekar değildi... 
         Kadın bunu bilmiyordu....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder