6 Mayıs 2015 Çarşamba

Turgut Uyar'ın Çocuklarıyız



Derviş Aydın Akkoç'un hazırladığı Turgut Uyar'ın Çocuklarıyız adlı kitapta çocukları Semiramis Uyar, Şeyda Uyar Dikmen, Tunga Uyar ve Turgut Uyar'la yaptığı söyleşiler yer alıyor. Turgut Uyar'ın hayatıyla ilgili çok şey öğrenebiliyoruz. Baba- çocuk ilişkilerini, aile yapısını, geçirdiği yılları.. 

Yarı biyografi yarı belgesel niteliğinde olan bu kitabı çocuklarından "baba" Turgut Uyar’ı dinlemek hem keyifli hem çok kıymetli.



20 yaşında baba olan Uyar, ilk eşinden olan üç çocuğunu memurluk yaptığı yerlerde büyütmüş. 1958'de askerlikten ayrılarak Türkiye Selüloz ve Kağıt Sanayisi'nin Ankara şubesinde çalışmaya başlamış. 1966 yılında eşinden ayrılıp İstanbul'a yerleştiğinde Tomris Uyar ile şiir üzerine mektuplaşmaya başlıyor. Bu mektuplaşmalar 1969'da evlilikle sonuçlanıyor ve Tomris Uyar ile evliliklerinden bir erkek çocukları (Hayri Turgut Uyar) dünyaya geliyor.

Dört farklı evladının gözünden baba-çocuk ilişkilerini, yaşamlarını, hatıralarını dinlemek, bu sayede Uyar’ın yaşadığı farklı dönemlere de tanıklık etmek çok keyifli idi.

Kitapla ilgili fazla yorum yapmak istemiyorum ve sözü Turgut Uyar'ın çocuklarına bırakıyorum.

Semiramis Uyar

"İlhan Berk demişken, nedenini bilmiyorum ama hiç anlaşamazlardı babamla İlhan Berk"

"Babam Demokrat Parti hükümetine de kızıyordu ama orduya çok daha fazla kızıyordu. Orduya her zaman ve her durumda karşıydı, silahla topla tüfekle işi yoktu. Bazı şeyler masa başında halledilsin diye düşünüyordu."

Şeyda Uyar Dikmen

"On altı yaşındaydım ayrıldıklarında, bu ayrılığa hiç üzülmediğimi, hatta sevindiğimi hatırlıyorum"

Tunga Uyar

Şairin ilk oğlu Tunga Uyar’da ise durum biraz farklı. Kızların babalarıyla sevgi dolu anıları Tunga Uyar’da baba-oğul çatışmasına bırakmış. Baba sevgisi eksikliği çekmediğini ama bu sevgiyi tam olarak da yaşayamadığını ifade etmiş.

“‘Ben şu şiiri anlamıyorum,’ derdim, ‘oku o halde,’ derdi. ‘Okuyorum ama anlamıyorum, şurada ne demek istemiş olabilirsiniz, acaba şu anlamı mı kast ediyorsunuz?’ diye sorar; ‘orada onu demek istemedim,’ diye cevaplardı. İlginçtir, kendi şiiri söz konusu olduğunda babam hiçbir zaman ‘şunu demek istedim,’ demez, daha ziyade hep ‘onu demek istemedim,’ derdi. Sadece babamınkiler için değil, başka şairlerin şiirleri için de tartışırdık. Güzel ve verimli sohbetlerdi bunlar tabii. Şunu da söyleyeyim, babam şüphesiz iyi bir şairdi ama ben babamın şiirlerini ayrıntılı olarak bilmem.” 

"Edip amcayı hiç unutmuyorum, dalmıştı, öylece bakıyordu defin işlemine. Yanına yaklaştım, “Edip amca iyi misin?” diye sordum, “ben şimdi kendi cenazemi seyrediyorum,” demişti, rahat bıraktım."

Tunga Uyar'ın Edip Cansever'in ölümü ile ilgili anlattıkları beni şaşırttı. Pisi pisine ölüm bu olsa gerek.


"Evet, talihsiz bir ölüm Edip amcanınki. Bodrum’a yazlığa gitmişler, torunu vardı, Nuran’ın çocuğu, çocuğu kucağına almış, çocuğun elinde de bir tomar araba ve ev anahtarı var, Edip amcanın kafasına onla vurmuş, kanamaya başlamış, sen misin kanayan, durmuyor. Bodrum’da durduramamışlar kanı, İstanbul’a getirmişler. Beyin kanamasından değil kan kaybından öldü Edip amca. İlginç gelecek diyebilirim


Hayri Turgut Uyar


“Babamların çevresinin çok etkileyici bulduğum bir diğer tarafı da, birbirlerini yeri geldiğinde acımasızca eleştirmeleri olmuştur. Birbirlerine şiirlerini gösteriyorlardı, Edip amca bir şiir yazmış ve babama gösteriyor, ya da babam bir şiir yazmış ve Edip amcaya gösteriyor. Yaptıkları eleştiriler inanılmaz sert olabiliyordu, hiçbir şekilde incitmek için değil, profesyonel görüşlerini söylüyorlardı. Birkaç kez tanık olmuştum, kimse kolay kolay bu eleştirileri duymak istemez. Ne var ki, eleştirilere hiçbir surette kırılmıyorlardı, müthiş bir şey bu. Çok iyi arkadaşlar, çok iyi şairler ama birbirlerinin şiirlerini değerlendirdiklerinde birbirlerini yerden yere vurabiliyorlar. Söylenenlerin iyi niyetle söylendiğini biliyorlardı. Hep kötüyü eleştirmiyorlar, güzeli de açıklıyorlardı. Edip amca babama bir şiirini gösterdiğinde, babam güzel olmuş deyip geçmiyor, güzeli uzun uzun açıklıyordu.” 




Turgut Uyar'ın Çocuklarıyız isimli inceleme kitabı ile bir daha keşfettiğimiz şair ama insan... Turgut Uyar elbette dizelerden fazlasıydı. Kendini belki pek anlatmaz, içine kapanık diye tasvir ediliyordu ama o zaten şiirin içine şiirle gizleniyordu. Bu kitap herkesin kütüphanesinde bulunmalı.
Arada kaynamasın, atlanmasın. Değer verilsin. Alınıp okunsun. İçinde fersah fersah gezin, sayfalarında kaybolun. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder