Hamiş: Bir de 4.yıldızı takalım, yaşa Fenerbahçeeee!!!
31 Aralık 2014 Çarşamba
Mutlu Yıllar!!
Hamiş: Bir de 4.yıldızı takalım, yaşa Fenerbahçeeee!!!
28 Aralık 2014 Pazar
Her şeyin başı sağlık.. Ve ben...
25 Aralık 2014 Perşembe
SARAH JIO || BÖĞÜRTLEN KIŞI
"Böğürtlen kışı,'' diye mırıldandı Frank.
23 Aralık 2014 Salı
Okuyan bir kızla çık..
Okuyan bir kız bul. Okuyan bir kız olduğunu çantasında her zaman okuduğu bir kitap bulunmasından anlayabilirsin. Kitapçıda, sevgiyle raflara bakan ve aradığı kitabı bulduğunda sessizce çığlık atandır o. Sahafta, eski bir kitabın sayfalarını koklayan fıstığı gördün mü? İşte o okurdur. Hele sayfalar sararmışsa kesinlikle dayanamazlar.
Kahvecide beklerken okuyan kızdır o. Fincanını dikizlersen, sütsüz kremasının yüzdüğünü görürsün çünkü o çoktan dalmıştır kitaba. Yazarın yarattığı dünyada kaybolmuştur. Sen de bir sandalye çek yanına. Sana ters ters bakabilir çünkü okuyan kızların çoğu rahatsız edilmek istemezler. Ona kitabı sevip sevmediğini sor.
Ona yeni bir kahve ısmarla. Murakami hakkında ne düşündüğünü söyle. Kardeşliğin ilk bölümünü bitirip bitiremediğini öğren. Joyce’un Ulysses’ini anladığını söylüyorsa entelektüel görünmeye çalışıyor demektir. Alice’i seviyor mu yoksa Alice mi olmak istiyor, bunu sor.
Okuyan bir kızla çıkmak kolaydır. Doğum gününde, yılbaşında ve yıldönümlerinde ona kitap alabilirsin. Ona sözcükler hediye et, şiirlerden şarkılardan hediye sözcükler. Ona Neruda, Pound, Sexton, Cummings hediye et. Kelimelerin aşk olduğuna inandığını bilsin. Gerçekle kitaplardaki gerçeği ayırt edebilir ama yine de yaşamını biraz da olsa, en sevdiği kitaptakine benzetmeye çalışacaktır. Bunda senin suçun yok.
Bir biçimde, bunu deneyecektir. Ona yalan söyle. Sözdiziminden anlıyorsa, yalan söyleme ihtiyacını anlayacaktır. Sözcüklerin ardında başka şeyler var: niyet, değer, ayrıntılar, diyalog. Dünyanın sonu olmayacaktır.
Onu bırak. Çünkü okuyan bir kız çöküşlerin her zaman zirveyle biteceğini bilir. Çünkü her şeyin bir sonu olduğunu bilir. Hikayenin devamını her zaman yazabilirsin. Tekrar tekrar başlayabilir ve hala kahraman olarak kalabilirsin. Bu hayatta bir iki kötü adama yer vardır.
Olmadığın her şey için neden korkasın ki? Okuyan kızlar bilirler ki tıpkı karakterler gibi insanlar da gelişebilirler. Twilight serisi istisnadır.
Eğer okuyan bir kız bulursan, yanından ayırma/ayrılma. Gecenin bir yarısında, kitabı göğsüne yaslamış ağlarken bulabilirsin onu, bu durumda ona çay yap ve sarıl. Onu birkaç saatliğine kaybedebilirsin ancak her zaman sana dönecektir. Kitaptaki karakterler gerçekmiş gibi konuşacaktır, çünkü bir anlık da olsa, gerçektirler.
Ona bir sıcak hava balonunda ya da bir rock konserinde evlenme teklif et. Ya da bir dahaki hastalığında gelişigüzel bir şekilde. Skype üzerinden teklif et.
O kadar sıkı gülümseyeceksin ki neden hala kalbinin infilak etmemiş ve göğsünün kan içinde kalmamış olduğunu merak edeceksin. Yaşam öykünüzü yazacaksınız, garip isimli ve garip beğenileri olan çocuklarınız olacak. Çocuklarınıza Şapkalı Kediyi ve Aslan’ı aynı gün izletebilir. Yaşlılığınızın kışında birlikte yürüyeceksiniz ve sen botlarındaki karı temizlerken, o mırıldanarak Keats okuyacak ezberinden.
Okuyan bir kızla çık çünkü bunu hak ediyorsun. Hayal edilebilen en renkli hayatı sana verebilecek bir kıza layıksın. Eğer ona sadece monotonluk, kayıp saatler ve yarım yamalak öneriler verebileceksen, yalnız kalman daha hayırlı. Eğer dünyayı ve onun ardındaki dünyaları istiyorsan, okuyan bir kızla çık.
Ya da iyisi mi, yazan bir kızla çık sen.
22 Aralık 2014 Pazartesi
Jose SARAMAGO || Bilinmeyen Adanın Öyküsü
"Beğenmek, sahip olmanın en iyi şekli, sahip olmaksa beğenmenin en kötü şekli olsa gerek"
60 sayfalık kısa bir öykü...
Bir solukta biten bir masal..
Insanda bıraktığı etki ile yüzlerce sayfadan oluşan kalın kitaplara kafa tutar niteliğinde...
Nokta ve virgülden başka noktalama işareti kullanılmayan, sanırım gerek de duyulmayan, çizimlerle hikayeyi anlatan kısacık bir öykü..
Lafı döndürüp dolaştırmak ya da benzer cümleleri defalara yazmak yerine yaklaşık 60 sayfada her şeyi anlatmış yazar..
Anlatılmak istenen ancak bu kadar sade ve kısa anlatılabilirdi..
İnsanın içine işleyen yalın ve naif anlatımla...
Yazar hiç uzatmamış...
Günlere, gecelere, haftalara yaymamış..
Yarım saatte anlatmış, anlatmak istediğini..
Bayılıyorum...
Kendini kısa cümlelerle ifade edenlere..
Kendimde olmayan ne varsa ona bayılıyorum zaten...
Kitabın arka kapağında da yazılı olan kitabın beni en çok etkileyen cümlesini paylaşmak istiyorum...
"Ben bilinmeyen adayı bulmak istiyorum, o adaya ayak bastığında kim olduğumu öğrenmek istiyorum, bilmiyor musun ki, kendinden dışarı çıkıp kendine bakmadıkça kim olduğunu asla bilemezsin.."
Belki de bilinmeyen bir adayı aramaya çıkan bir adamın öyküsü de zaten öyle uzun, öyle çok, öyle gereksiz olmamalı...
********
Jose Saramago ile ilk kez tanıştığım bir kitap oldu. Uzun zamandır merak ediyordum, okumam gereken yazarlar arasındaydı. Hem Nobel'li yazarlardan olması hem de instagramda fikrini önemsediğim çoğu kitap dostumun profillerinde görüyordum. Ama ne yazık ki, ölmeden yakalayamamışım.. 2012 yılında vefat etmiş..
Bundan sonra tüm kitaplarını okuyacağım yeni keşfettiğim Portekizli yazarın..-)
Okunası kitap, okuyun, okuttun..
Keyifli Okumalar!
"Henüz tayfasını bile toplamaya başlamamış olan adam ise teknesini yıkayıp temizleyecek kişinin daha o zamandan peşine takıldığının farkında değilmiş, işte kader hep böyle davranır bizlere, hemen arkamızdadır, omzumuza dokunmak için elini çoktan ileri doğru uzatmıştır, bizlerse hala, Geçti gitti, gösteri bitti, yine aynı hikaye, diye homurdanıp dururuz..."
"...Mühim olan varış değil, gidiştir mi demek istiyorsun yani, Kim olduğunu bilmiyorsan kendin olman mümkün değildir.."
20 Aralık 2014 Cumartesi
James Bowen || Sokak Kedisi Bob
Bir kedi hayatınızı baştan aşağı değiştirebilir...
Ama olsun; bir şeyler yanlış gidiyor diye biz biz olmaktan vazgeçmeyeceğiz..
***********
BUNLAR DA BENIM BOB'LARIM